--- Hâdise şu... Turgut Özal’ın Başbakanlık günleri. Kızı Zeynep’in özel hayatıyla ilgili gazetelere çarşaf çarşaf malzeme olduğu günler. Aynı günlerde Özal, ülke için tarihi kırılma noktası oluşturacak kararlar alma arefesinde. Fakat ailesinin sansasyonel haberlerle sürekli basına yansıması elini kolunu bağlıyor, itibarını zedeliyor. Muhalefetin ve medyanın birinci gündemi Zeynep Özal. Özal ülkeyi sıçratmaya çalışırken, ailesi paçasından aşağı çekiyor. Özal gergin. Başbakanlık makam odasında kendini paralıyor. Ben ne yapmaya çalışıyorum, bizimkiler neyle uğraşıyorlar diyor. Yıllardır kambur gibi sırtında taşıdığı bu sıkıntı sabrını taşırmış durumda. Artık bir nokta koymanın zamanının geldiğini düşünüyor. En güvendiği adamını yanına çağırıyor ve Zeynep’i ortadan kaldırın talimatı veriyor.
Zeynep, erkek kardeşlerine göre babasına daha düşkün ve onu daha iyi tanıyor. Son hâdiselerin babasını ne ölçüde çıldırtmış olabileceğini tahmin etmiş olacak ki, Zeynep’i ortadan kaldırmakla görevli kişi saatler boyunca kendisini aradığı halde bir türlü bulamıyor. Özal da neticede bir baba. Geçen saatler onun da yüreğinde şefkat duygularının baskın çıkmasına neden oluyor. İlerleyen saatlerde Ne oldu diye sorduğunda, kendisini bulamıyoruz efendim cevabıyla karşılaşıyor. Kalsın diyor. Hâdiseyi bana anlatan aynı zamanda görevi tamamlamakla yükümlü kişi. O şimdi 50’li yaşlarında.
Turgut Özal’ın, kamuoyunun hükümete olan desteğini sarstığı için, devlet işlerinin güçlü bir iradeyle yapılmasına engel olduğunu düşündüğü kızının ortadan kaldırılmasına yönelik bu tavrı bana, Osmanlı padişahlarının devletin selâmeti için kardeşlerini feda etmesini hatırlattı. ---